SEVDA DENLİ (2011)
Tuesday, July 9, 2013
Delilik
Hayatına sonbahar girmişti. Gözleri yaprak döken ağaçlar gibi kupkuru olmuştu, içinde uçuşan kelebeklerin ömrü sona ermişti. Tüm organlarının yeri değişmişti sanki. Beyniyle kalbi, kulaklarıyla dudakları, ruhuyla gözleri yer değişmişti. Hiç bir şey anlamıyordu. Keşiflerinin sonu gelmişti ama
o noktayı koyamıyordu. Artık sonumuydu tüm gerçeklerin, bilemiyordu.
Tek bildiği bu duyduğu gerçek olamazdı, o deli olamazdı. Nasıl olurdu ki
bu! Mantıklı konuşan biriydi, arkadaşları arasında hiç huzursuzluk
çıkarmazdı sevildiği bile söylenebilirdi. Hem ailesi de onu çok
seviyordu nasıl birden delirirdi ki? Su altındaki hava kabarcığı gibi
birden ruhundan patlayabilir mi delilik? ‘İnsanı duyunca bile dehşete
düşüren bu şey ruhuna sızmış olabilir miydi? ‘ Hep bunu düşünüyordu. Bir
yerden kapılmış virüste değildi ki başkasını suçlasın. Alışamıyordu bu
kelimeye, deniyordu, cevabını arıyordu, anlamaya çalışıyordu ama bunu
sindiremiyordu. Zehirli bir atık gibi midesine oturmuştu ve
çıkaramıyordu bu kelimeyi… öfke saçıyordu gözleri ama kime olduğunu da
bilmiyordu bu öfkenin. Şimşeklerle aydınlanmış gözlerinde nem oluşmuştu.
Gün doğumuyla anlamıştı artık öfkesinin kime olduğunu onun öfkesi hayataydı . Acımasız, merhametsiz, yalancı hayataydı…
SEVDA DENLİ (2011)
SEVDA DENLİ (2011)