Saturday, September 26, 2015

Seçim makinesi



SEMA KARABIYIK
Isaac Asimov, demokrasinin paradoksal doğasını Franchise (1955) adlı bilimkurgu öyküsünde ele alır. Uzak bir gelecekte, yaşlı bir adam, Amerika'da insanların oy vermesine dayalı bir seçim sistemini anlatır. Oy verme işlemi çok uzun sürdüğü için verilen ilk oyları önceki yıllarda verilen oylarla karşılaştırarak sonucu tahmin edebilen bir seçim makinesi icat edilir. Makine gittikçe gelişir ve daha az oya ihtiyaç duymaya başlar. Multivac isimli makine, yerel ve ülke çapındaki tüm seçim sonuçlarını tahmin edebilmek için sadece bir oya ihtiyaç duyar hale gelir. Multivac rast gele seçilen bir Amerikalı sayesinde diğer Amerikalıların düşünce dünyasının içyüzünü deşifre eder.

Bir dükkanda tezgahtar olarak çalışan Norman Muller yılın seçmeni seçilir. “ Multivac tarafından yılın seçmeni olarak seçildiniz. Amerika'nın en zeki, en güçlü ya da en mutlu kişisi olarak değil; en iyi temsil edeni olarak seçildiniz.” Ancak Norman bu sorumluluğu almak istemez. Neden ben diye sorduğunda karısı Sarah bu unvanın onlara şöhret ve para getirebileceğini hatırlatır. Norman “bu olsa olsa senin gerekçen, seçmen olmanın gerekçesi bu değil” diye itiraz eder. Çünkü tek seçmen diğerleri tarafından başkan seçiminden ve başkanın muhtemel başarısızlıklarından sorumlu tutulur.

Politikacılardan işadamlarından ya da fanatiklerden etkilenmemesi için seçim gününe kadar evin dışına çıkmasına izin verilmez. Gazete okuması televizyon seyretmesi de yasaktır. Multivac'ın karşısına olabildiğince normal bir ruh haliyle çıkması gerekmektedir.
Seçim ortamı bir hastanede yaratılır. Bedeni ürkütücü bir makineye bağlanır, tansiyonu kalp atışları beyin dalgaları kaydedilmeye başlanır. Doktorlar bunun bir yalan makinesi olmadığını yalnızca onun çeşitli durumlar hakkındaki düşüncelerini kaydetmekte olduğunu vurgular. 'O sizin duygularınızı sizden daha iyi anlayacaktır.' Norman'a gösterilmeyen Multivac yumurta fiyatları hakkında ne düşünüyorsunuz gibi sorular sorar. Norman para hırsından dolayı vazifesini yerine getirir ve bir demokrat gibi davranır. Fakat aniden kişisel çıkarlarının yanı sıra düşüncelerinde de farklı bir şeyler belirmeye başlar. “içindeki gizli vatanseverlik harekete geçti. Sonuç olarak o tüm seçmenleri temsil etmekteydi. Merkezdeydi. Tüm Amerika onda somutlaşıyordu. Norman Muller birden kendisiyle gurur duymaya başladı. Sorumluluğun tüm ağırlığını omuzlarında hissetti. Gurur duyuyordu. Bu mükemmel olmayan dünyanın bağımsız bireyleri Norman Muller'in kişiliğinde ilk ve büyük elektronik demokrasiyi kullanarak seçim haklarını özgürce ve engellenmeden kullanıyorlardı.”

Asimov'un hikayesi demokrasinin bir karikatürü değil daha çok demokrasinin kalbinde gizlenmiş çılgınlıkların bir taklididir. Demokrasiyi rasyonalize etme çabaları içindeki makine seçmeni dışlamaz. Seçmen demokrasinin çılgınlık noktasını oluşturur. Kendini tek bir seçmenle kısıtlayan makine bir yandan parti politikalarının kirli oyunlarına son verir diğer yandan tek bir seçmen diğer insanların devlet mekanizmalarına yabancılaşmamasını sağlar. Demokrasi Norman sayesinde insani bir çehreye bürünür. Onun adı başkanın başarı ve başarısızlıkları ile eşanlamlı hale gelir. Seçmen seçim sonuçlarından sorumlu tutulur, makine zirveye yerleşir.

Hikaye insanların sayıların değil bireysel oyun belirleyici olduğu hayaline kapılmalarına hizmet eder. Vatandaş demokrasinin bütün sorumluluğunu omuzlarında taşıyarak oy verir. Seçim esnasında herkes kendini prens zanneder.
Başkalarında olmayıp da Norman da olan nedir? Norman'ı diğer Amerikalılardan ayıran paradoksal bir şekilde onları bir araya getiren özelliklerdir. Norman'ın özgünlüğü aslında hiç de özgün olmayışından kaynaklanır. O anormal bir şekilde normaldir. Hiç de özel olmayan bir kişi olarak en seçkin Amerikalı odur. Demokrasinin öznesi en zeki olan değil, en ortalama insandır.
Not: Bu yazı Matthijs Van Boxsel'in Aptallık Ansiklopedisi adlı kitabından yararlanılarak yazılmıştır.